16 Aralık 2008 Salı

Mahşerin Dört Atlısı

Saat 22:30 Çoktandır merak ettiğim bi filmi izleyip uyuyacağım, Film IRAK'a adalet, özgürlük götüren kahraman amerikalıları anlatıyor. (Tabi yersen) Bu filmde de her filmde olduğu gibi Amerikalılar iyi adamlar olarak lanse edilmeye çalışılmış tabi insanları inandırmak zor olsa gerek bu yüzden Konunun ve oyuncuların çok iyi seçilmiş olmalı. Ben filmi izliyorum :)

2008/4 Kpss Tercih tarihleri açıklandı.

2008-KPSS Ortaöğretim/Önlisans sonuçları 5 Kasım 2008 tarihinde açıklandı. O günden bugüne, onbinlerce aday ÖSYM tarafından yapılan merkezi memur yerleştirme işlemlerini beklemekteydi. Devlet Bakan Başesgioğlu, bayram öncesinde yaptığı açıklamada alınacak personelin 4 bin 105 adedinin ortaöğretim, 3 bin 122 adedinin ön lisans, 7 bin 295 adedinin ise lisans seviyesinden olacağını belirtmişti. Merakla beklenen başvuru tarihleri ise bugün ÖSYM tarafından açıklandı.

ÖSYM'nin açıklaması aşağıda ;

BASIN DUYURUSU


(17 Aralık 2008)
Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Kadro ve Pozisyonlarına Yerleştirme Yapmak için Adaylardan Tercih Alınması
Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik hükümleri uyarınca bazı kamu kurum ve kuruluşlarının kadro ve pozisyonlarına yerleştirme yapmak amacıyla adaylardan tercih alınacaktır. Bu amaçla hazırlanan Kamu Personel Seçme Sınavı KPSS-2008/4 Tercih Kılavuzunda, ortaöğretim, önlisans ve lisans düzeyleri ayrı olmak üzere tercih yapılabilecek kadro ve pozisyonlar yer almaktadır.
Kılavuzda yer alan kadro ve pozisyonlardan tercih yapabilmek için, 28-29 Haziran 2008 tarihlerinde yapılmış olan 2008-KPSS Lisans ve 21 Eylül 2008 tarihinde yapılmış olan 2008-KPSS Ortaöğretim/Önlisans’a girilmiş ve bu sınavların en az birinden ortaöğretim mezunları için KPSSP94, önlisans mezunları için KPSSP93 ve lisans mezunları için KPSSP3 puanının alınmış olması gerekir.
Adaylar tercihlerini, 24 Aralık 2008 – 5 Ocak 2009 tarihleri arasında ÖSYM’nin www.osym.gov.tr internet sitesinde yayımlanacak olan Kılavuzda yer alan kurallara göre internet üzerinden kendileri yapacaklardır. ÖSYM’ye posta yoluyla gönderilen veya elden verilen tercih listeleri geçerli olmayacaktır.
KPSS-2008/4 Tercih Kılavuzuna göre yapılacak yerleştirmeye başvuracak adayların bu kılavuzu dikkatle incelemeleri gerekmektedir.
Basınımıza saygıyla duyurulur.
Prof. Dr. A. Ünal YARIMAĞAN

"Seç Otobüsleri" ve "Gönül Yarası"

Gaziantep ve çevresinde yaşayanlar bilir Seç Firmasını.. Gaziantep'in en büyük otobüs firmasıdır. Tabi reklam olsun diye yazmıyorum. Takıldığım bir konu var..

Yılbaşında izmir'e gitmeyi düşünüyorum Nasıl gideceğimi düşünürken aklıma geldi paylaşmak istedim.. Yaklaşık 4 yıldır ne zaman Seç otobüsleri ile bir yere gitsem her seferinde Şener şen ve Meltem Cumbuloğlu'nun oynadığı Gönül yarası filmini izletirler.. Merak ediyorum acaba anlaşmaları felan mı var ? :)

Her otobüse bindiğimde düşünürüm ama hiç sormadım. Bu kez muavin arkadaşa soracağım ve paylaşacağım :)

Türkiye Cumhuriyeti Kanunları hk.

Bugün 677. Sayılı yasaya bakmam gerekti. Tekke ve zaviyeleri kullananlar işletenler v.s. hakkındaki kanun, Bulmakta baya zorlandım.. Adalet Bakanlığı sitesinde mevcut ancak oranın da açılması beni mahfetti :) Saatlerce girmek için çabaladım. O Saatlerde yeni bir blog oluşturmaya karar verdim. Kanunlarımız ile alakalı bir blog. İçerisinde Türkiye Cumhuriyeti Yasalarını yayınlayacağım. Blog adresi : www.yasa-kanun.blogspot.com

14 Aralık 2008 Pazar

Bush'a Pabuçlarını Fırlatmış (Acaip Güldüm :)

Puşt dayım Irak'a ziyarette bulunmuş; Irak Başbakanı Nuri El Maliki'nin elini sıkarken salondaki ıraklı gazetecilerden biri ayakkabılarını çıkartıp Puştun kafasına (Pardon Bush'un) fırlatmış ve hakaretlerde bulunmuş..

Tabi Bush ; "Yüzüne tükürsen yağmur yağdı der şükreder" felsefesi ile olaya esprili bir şekilde yaklaşmış ve "Sadece ayakkabıların numarasının 10 olduğunu söyleyebilirim." demiş.

Olay bundan ibaret :)

20 Dakika iş 20 Saniye Mola

İnterneti dolaşırken rastladığım birşey bilmiyorum ne kadar faydalıdır ama paylaşmak istedim.. Bilgisayar başında çalışan yada bilgisayar tutkunu arkadaşlar ; Bilgisayara devamlı bakmanın göz sağlığımıza zararlı olduğu konusunda sanırım hemfikiriz. Ama yine de bakıyoruz :) Kimimiz ekmek parası diye (Bu benim) Kimisi internet ya da oyun tutkusu yüzünden, Her halikarda gözlerimiz bozulmaya mahkum sanırım.. Bir profesör abimiz (şu anda ismini hatırlayamadım. Hatırlarsam ekleyeceğim.) Bi uyarıda bulunmuş, Bilgisayar da 20 dakika çalıştıktan sonra başka bir noktaya bakarak yada gözlerinizi kapatarak 20 saniye beklemenin gözlerinizi koruyacağını söylüyor.. Bunu yaptığım işten dolayı benim yapmam biraz zor ama Fırsatı olan arkadaşların denemesini tavsiye ederim. Sonuçta öneren bi profesör :)

Kamu Kurumlarındaki Adaletsizlik

2009 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısında kadrolara ne kadar atama yapılacağına ilişkin olarak 22. maddede Boşalan kadroların %'de 50'sini geçmeyecek şekilde atama yapılabilecekti.. Bu haliyle bile "adaletsizce" olan bu tasarı bir darbe daha yedi ve %'de 50'lik dilim %'de 25'e indirildi..

Bu konuyu yorumlamak için profesör felan olmaya gerek yok.. Buyrun ben yorumlayayım..

Örneğin ; Bir adliye düşünün 300 kişi çalışıyor ki zaten adliyelerimizin durumu açık.. Bir duruşma için 1 yıl bekleyen insanlarımız var.. Bu kurumdan bir yıl sonunda örneğin 20 kişi nakil, emeklilik, istifa gibi nedenlerle ayrılmış.. Diyorlar ki.. Ayrılan 20 kişinin yerine 10 kişi alabilirsin.. "E Orada 20 kişi vardı.. O 20 kişinin yaptığı işi 10 kişi nasıl yapacak" Cevap : Dışarda bi ton işsiz adam var! Doğru.. Dışarıda bi ton işsiz adam var.. Malesef ki bu ayıbımız her defasında yüksek mevki sahibi devlet büyüklerimiz tarafından defalarca, acımasızca yüzümüze vuruluyor.. Hem de hiç utanılmadan..

Her neyse diyorduk ki % 50'de bişeydir.. Lakin birde baktık ki o %'de 50'de %'de 25'e düşürülüverdi bir anda.. 20 Kişilik işşi 5 kişi yapsın..

E O zaman sizde adam başı 4 maaş verin de memurun zoruna gitmesin :)

Ne ise bu mevzu uzar.. Umarım olayın içeriğini açıklayabilmişimdir..
Şimdi müsadeniz ile Tasarının orjinalini ve bu konudaki memurlar.net'in haberini aşağıda yayınlayacağım..

MECLİSE SEVK SIRASINDAKİ HÜKÜMLER
2009 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısında kadrolara ne kadar atama yapılacağına ilişkin olarak 22. maddede şu hükme yer verilmiştir.
"(1) 190 sayılı KHK'nın 2 nci maddesinde belirtilen kamu idare, kurum ve kuruluşları; serbest memur kadrolarına 2008 yılında emeklilik, ölüm, istifa veya nakil sonucu ayrılan memur sayısının yüzde ellisini geçmeyecek şekilde açıktan veya diğer kamu idare, kurum ve kuruluşlarından nakil suretiyle atama yapabilir. Bu sınırlar içinde memur ihtiyacını karşılayamayacak söz konusu idare, kurum ve kuruluşlardan yükseköğretim kurumları için ilave 4.000 adet, diğerleri için ilave 21.000 adet atama izni verilebilir."
(5) 78 sayılı KHK eki cetvelde kadroları yer alan yükseköğretim kurumları; öğretim üyesi dışındaki boş öğretim elemanı kadrolarına, 2008 yılında emeklilik, ölüm, istifa, nakil, eğitimin tamamlanması veya başarısızlık sonucu kurumlarından ayrılan öğretim elemanı sayısının yüzde ellisini (araştırma görevlisi kadroları için yüzde yüzünü) geçmeyecek şekilde açıktan veya yükseköğretim kurumları ile diğer kamu idare, kurum ve kuruluşlarından naklen atama yapabilir. Bu sınırlar içinde öğretim elemanı ihtiyacını karşılayamayacak söz konusu yükseköğretim kurumları için ilave 3.000 adet atama izni verilebilir."
YAPILAN DEĞİŞİLİKLER
Bursa Milletvekili M. Altan Karapaşaoğlu tarafından söz konusu hükmün görüşmeleri sırasında aşağıdaki önerge verilmiştir.
"Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2009 yılı merkezî yönetim bütçe kanun tasarısının 22’nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan yüzde 50’sini ibaresini yüzde 25’ini, beşinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan yüzde 50’sini ibaresinin yüzde 25’ini ve ikinci cümlesinde yer alan 3 bin adet ibaresinin 5 bin adet şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. "
YAPILAN DEĞİŞİKLİĞİN ANLAMI
Kamuya memur alım miktarı bütçe kanunlarına konulan hükümler ile belirlenmektedir. Bu hükümlere göre kamu kurumlarına tahsis edilen iki tip izin bulunmaktadır.
1- Genel İzin: Buna göre her kamu kurumu bir önceki yıl emeklilik, ölüm, istifa veya nakil sonucu ayrılan memur sayısının yüzde ellisini atama yapabilmekteydi. İşte bu miktar yüzde 50'den yüzde 25'e düşürülmüştür. Örneğin MEB'de geçen yıl 50 bin kadro boşalmış ise yapılan yeni düzenlemeye göre MEB'in 12.500 açıktan atama izni bulunmaktadır. Açıktan atama izinlerinin istifa sonrası dönüş yoluyla mı, nakil yolyla mı yoksa KPSS yoluyla mı karşılacağı konusundaki takdir yetkisi atamayı yapacak ilgili kurumdadır.
2- Özel izin: Yukarıdaki genel iznin dışında ayrıca 21 adetlik bir izin daha bulunmaktadır. Bu iznin ne kadarının hangi kuruma verileceği (dikkat unvan değil sadece kurum) Başbakan onayı ile belirlenmektedir. Bu miktarda bir değişiklik yapılmamıştır.
GENEL KURULDA DEĞİŞİKLİK YAPILAMAZ
Yukarıdaki düzenleme Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılmıştır. Anayasamızın 162. maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, bütçe kanunu tasarılarının Genel Kurulda görüşülmesi sırasında, gider artırıcı veya gelirleri azaltıcı önerilerde bulunamamaktadırlar. Bu nedenle bu düzenleme genel kurulda değiştirilmeden geçecektir.

Talihsiz bir yazı : "Öcalan ile pazarlık yapılsın"

Önceki yazımda biraz laubali bir konu ele almıştım.. Kurtlar vadisi bitiyor mu.. Bu konuyu araştırırken birken kendimi yenişafak'ın sitesinde buldum.. İlgili yazımı yazdıktan sonra da Aynı gazetenin sitesini dolaşmaya karar verdim.. Kürşat Bumin isimli yazarın yazılarına göz atmaya başladım.. Fakat ilk okuduğum yazı sarstı beni.. Adam diyor ki "Türkiye Cumhuriyeti Devleti; terörist, bebek katili bir adamla pazarlık yapsın.. O İsterse belki bu savaş hali sona erer."

Yazının orjinalini yazımın sonunda yayınlayacağım bu sayede sizlerin de yazı üzerinde yorumlarınızı yapmanızı sağlayacağım.. Ama önce ben düşünce ve yorumlarımı paylaşmak istiyorum ve Kürşat Bumin isimli adama sesleniyorum! Senin çocuğunu, Senin bebeğini, Senin kardeşini, Senin karını, Senin ananı, babanı bu terörist öldürseydi yine aynı şeyleri yazarmıydın ? Hiç sanmıyorum..

Hadi bunu geçtim.. Adam diyor ki Öcalan'dan nefret eden faşist'tir.. Eğer Faşistlik bu ise ben faşistim, benim halkım, benim şehidimin anası, benim şehidimi karısı, benim şehidimin çocuğu faşist.. Ve Faşizm Dünya'nın en doğru ideolojisi..

Buyrunuz bu adamın yazısının orjinali aşağıda.. Kendiniz yorumlayınız..

Adalet Bakanı Şahin, bu çizgide –yani iyi yönde- şaşırttı beni yine. Bakanın Perihan Mağden'in (Radikal) "Anahaberlerde İmralı kışkırtıcılığı" başlıklı yazısında çok güzel değerlendirdiği "gelişmeler" Adalet Bakanı tarafından o derece soğukkanlı, sakin ve makul biçimde ele alındı ki, bu sefer de "aferin" doğrusu.
"İmralı kışkırtıcılığı"nın ne boyutlara vardığını hatırlatmam gereksiz herhalde. Özellikle CHP ve MHP kurmaylarının "İmralı'ya mahkûm sevki" konusunu nasıl işledikleri malum. Sizi bilemem ama bu çıkışlar içinden benim aklımda özellikle MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural'ın televizyon ekranında karşımıza gelen dehşet verici açıklaması kaldı. Vural, karşısındaki genç televizyon muhabirine (NTV'de idi galiba) Öcalan'ın yalnızlığının ve can sıkıntısının yanına bir hafta sonu gönderilecek birkaç şehit yakını tarafından süratle ortadan kaldırılabileceğini -tasviri güç bir yüz ifadesiyle- anlatmakla meşguldü...
(Tanrı herkesi -ve tabii bu arada Türk'ü de -faşizmden korusun.)
Benzer bir sahneyi CHP cenahında da bulabiliriz. Türkiye'nin her şeyden önce imza koyduğu uluslar arası sözleşmeler icabı gerçekleştirmek durumunda olduğu "İmralı düzenlemesi"nden hareketle yapılan muhalefetin CHP'nin çok hoşuna gittiği de gözleniyor. Nitekim Deniz Baykal, önceki gün Bodrum'da konuya tekrar şöyle açıklık getiriyordu:
"(Hükümete yönelik olarak) Yani kime ne için hizmet ediyorsun. Bir yandan da pazarlık yaparak, diyorlar ki; 'Eğer bizim istediklerimizi yaptırırsan', kime PKK'ya, 'Biz o zaman seni daha da rahatlatırız.' Böyle bir pazarlık düşünülemez, söz konusu bile edilemez. Terör ve PKK ile devletin böyle bir pazarlığa girmesi kabul edilebilir mi?"
Madem Genel Başkan sormuş, soruyu kendi adıma cevaplayayım isterseniz: Evet kabul edilebilir.
Adalet Bakanı Şahin'in de soruya benim gibi cevap verdiğine şahit oldum. Şahin, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış bir hükümlünün cezasını hangi koşullarda geçireceğini hatırlattıktan sonra sözü Öcalan'a getirip şöyle devam etmiş:
"Öcalan'a, yaptıkları nedeniyle bugüne kadar iki kez disiplin cezası verilmiş. Ama durumu düzeltir, 'bu işleri bırakın, bomba ile kavga ile olmaz' derse, görüş değiştirirse belki savcılar bu yeni durum karşısında yeni bir değerlendirme yapar. Yoksa şu an başka hükümlülerle sohbet hakkı görünmüyor."
Görüyorsunuz; Adalet Bakanı yasalar çerçevesinde ne tür yeni düzenlemeler olabileceğini hatırlatıyor. Öcalan'ın "bombaları bırakın" demesi, infaz yasası çerçevesinde kendisine ne tür haklar sağlar bilmiyorum; keşke böyle dese ve bu sözleri dinlense de, savcılar da iyi halli müebbet hapis cezalı hükümlülere tanınan 10 kişi ile haftada 10 saate çıkabilen "irtibat-sohbet hali" ona da tanınsa...
Eğer birinci dereceden önemli olan PKK'nın silah bırakması ve ülkenin bütün enerjisini yıllardır tüketen bu savaş halinin son bulması ise, Öcalan'ın haftada şu kadar saat şu kadar sayıda hükümlü ile görüşebilmesinin bu konu yanında ne gibi bir önemi olabilir ki...
Tabii ki, savaş halinin son bulmasına etki edebilecek hiçbir düzenlemeden kaçınılmamalıdır.
Ayrıca biliyoruz ki, bu türden yararcı hesaplar sırası geldiğinde her devlet tarafından yapılmaktadır. "Barış"a götüren her yol tabii ki denenmelidir.

Yüzyılın Sorunu ; Kurtlar Vadisi Bitiyor mu ?

Sizler için aradım taradım araştırdım! (Google'a Kurtlar Vadisi yazmak suretiyle) Buldum!..

Yenişafak Yazarı Bekir Hazar abim sormuş, soruşturmuş, cevapları almış, yazmış..

Rahatlayabiliriz arkadaşlar.. Kurtlar vadisi bitmiyor.. Lakin maddi konular da ufak pürüzler varmış. ShowTV Temahlık yapmış adamların parasını vermemiş.. Pana'da çekmiş resti.. Para yoksa filmde yok diye.. Lakin bu demek değil ki Film olmicak.. Bayramdan sonra oturup konuşacaklarmış son kez anlaştık anlaştık! Anlaşamazsak dostça ayrılırız demişler.. Olay bundan ibaret..

Bekir Hazar abimin yazısının orjinali aşağıda buyrunuz ;

Kurtlar Vadisi bitti mi?
Kurtlar Vadisi kaldırıldı mı? Başka kanala mı geçiyor? Aynı yapım şirketinin çektiği Eşraf Saati de bitti mi? Bu iddialar ve dedikodular ayyuka çıktı son günlerde. Pana Film de bir açıklama yaptı. Ekonomik sorunlar olduğu belirtilen açıklamada “Kurtlar Vadisi Pusu ve Eşref Saati'nin hangi kanalda yayınlanacağı sorunlar çözüldükten sonra belli olacaktır.” dendi...
Kafa karıştırıcı bir açıklamaydı bu. En doğrusu Show yöneticilerinden gelecek bilgiydi. Sordum “Kurtlar Vadisi bitti mi” diye. Yapılan açıklama şu;
“Hayır dizi kaldırıldı diye bir olay yok. İddialar asılsız. Bayramdan sonra yapımcı firma ile ödemeler ve fiyat konusunu oturup konuşacağız. Mutabakata varıldığında aynen yola devam edeceğiz.”
Yani hem kanal hem de yapımcı firma “Bitti” demiyor. Malum tv sektöründe reklam gelirlerinin düşmesi, piyasalardaki kriz havası parasal anlamda sıkıntılara yol açtı. Bu da tv yöneticilerini, yapımcılarla başlamış diziler ve programlar üzerinde yeniden görüşmeye itti. Anlaşılan o ki, Show tv yönetimi ile Pana Film bayram sonrası masaya oturacak. Taraflar ekonomik sorunları masaya yatırıp uzlaşırlarsa mesele kapanacak.

Blog'mu Günlük'mü

Blogculuğa başlayalı çok kısa bir süre oldu. Henüz 1. Haftadayım.. Düşünüyordum.. Blogculuk nedir ?

Blogculuk hakkındaki genel yargılar bir yana kendi görüşlerimi yazacağım o yüzden tanım olarak algılanmamasını rica ediyorum..

Son bir haftadır, daha doğrusu blog yazmaya başladığım bir haftadır kendi blogumdan çok başka blogları dolaşıyorum.. Genel görüntü ; İnsanlar ki buna bende dahil günlük olarak kullanıyorlar bloglarını.. Belki olması gereken budur dediğim gibi sadece gördüklerimi anlatıyorum.. İşte bu noktada fark ettiğim birşey var.. Bu işin profosyonelleri yıllardır blogculuk yapan, Büyük ölçüde bu işte tanınan arkadaşlar değil de blogları dolaşırken çok nadir rastladığım; Özgün makaleler yazan ve hit alacak konular bir tarafa tek bir konuya yoğunlaşmış o konu üzerinde gerçekten araştırmalara dayanan yazılar yazan arkadaşlar.. Bir haftalık araştırma sonunda Blog ve Günlük arasında kaldığım bu kısa dönemde yaptığım şeyin adını koyabildim.. Ben ve Blog yazanların büyük bir çoğunluğunun oluşturduğu kesim; Blog değil.. Günlük yazıyor..Bundan sonra Blogum diye değil de Günlüğüm diye bahsedeceğim.. :)

Dediğim gibi bu sadece benim düşüncelerim genel yargılar değil.. Kimsenin kızmaması, kırılmaması dileğiyle yazımı sonlandırıyorum..

Sevgi ve Saygılarımla..

İBRAHİM ALAV

Bayram Tatili bitiyor..

Evet acı ama malesef gerçek.. 9 Günlük tatil bugün bitiyor.. Yarın sabah yine traş olucam, ütülü takım elbise, Gömlek, Kravat v.s. giyicem, Yine Sabahın köründe uyanıcam işe gidicem.. Çok sıkıcı ya.. Öyle kaptırmıştım ki kendimi tatile 9 gündür traş olmadım daha saç sakal o biçim.. Çok ta hoşuma gidiyor aslında yarın sabah sakalları kesmek zor olucak :)

14 Aralık - Bugün Yeğenimin Doğumgünü

Bugün Yeğenim Beste'nin doğum günü.. 6. Yaşına girdi.. Ana okuluna gidiyor.. Dünya tatlısı bi kız çocuğu.. Ona hediye almakta baya zorlandım.. Saatlerce alışveriş merkezlerini dolaştım durdum.. Son olarak gittiğim Metro'da daha fazla dayanacak gücüm kalmadığı için birazda kendimi mecbur hissettiğimden bişeyler aldım.. Şu anda saat 17:30 Birazdan pasta felan kesicez Hediyesini vericem :)

13 Aralık 2008 Cumartesi

maniakcoder.blogspot.com Yazısına Yorum..

Blogcu arkadaşım bi yazı yazmış.. Okudum.. açıkcası pek hoşuma gitmedi yazdığı şey ama yinede paylaşacağım..

Yazının orjinali ;

Webmaster kelimesi artık eski önemini yitirdi. Çünkü artık önüne gelen, çoluk çocuk dahil webmaster oluyor (!)En çok sinirlendiğim konu ise blogcuların ya da forumcuların webmasterım demesi... Hazır bir blog, wordpress, joomla ya da bir forum kurduktan sonra insan kendini webmaster zannediyor olmalı. Sen nasıl webmastersın ya... Webmasterlık emek ister, sabır ister, bilgi ister... Sen hazır sistemleri kurup sadece yazı yazıyorsun başka ne yapıyorsun? Yaptığınız sadece hazırcılık, webmaster olmakla uzaktan yakından alakası yok.Web işinde 8 yıldır kendimce cebelleniyorum, iyi de olduğumu düşünüyorum ancak 8 yıllık deneyimim olmasına rağmen asla ben webmasterım diyemedim, diyemem. Çünkü webmasterlık o kadar kolay değil.8 yıldır onlarca site yapmama karşın, sadece bir sitemde ek içerik olsun diye hazır olarak forum kullandım diğerlerini günlerce uğraşsamda kendim yazdım, kendim tasarladım, kendim ürettim. Bir blog açmayla ya da forum kurmayla webmaster olunuyorsa, o zaman ben bu işte yokum....

Arkadaşıma söylemek istediğim şey ; İnsanlar bu işi benimser.. Sonra bir yerden başlarlar.. Bu genel olarak hazır temalar üzerine kurulmuş sitelerdir.. Siz acaba ilk çalışmanızı kodlarla felan mı yaptınız :) Hiç sanmıyorum.. Her hangi bir meslek grubunu düşünün Örneğin Doktor ; Diplomasını eline aldıktan sonra doktor'dur.. Ha Dersen ki ; Benimle o adamı kıyaslayamazsın anlarım.. Ama ki 50 yıldır işi yapan adam da doktor.. Yeni başlayan da :)

Saygılarımı sunarım..

Vista Yeşil Arka plan Resmi

Orjinal boyut için resmin üstüne tıklayınız..

Yunanistan yanıyor..

Ben şahsi olarak Yunanistan'ı pek sevmem. Sanırım bunun sebebi taaa eskilere dayanıyor.. :) Tabi yanlış anlaşılmasın Sevmem derken kuyu kazacak icraatlarım yok.. Lakin ısınamıyorum bir türlü o millete.. Lakin şu sıralar Yunanistan üzerinde birilerinin oynadığı oyunlar Bizim yıllar önce yaşadıklarımızı anımsatıyor bana.. İnsanlar devlete, polise küstürüldü.. Her yerde eylemler, mitingler.. İşsizliki açlık.. v.s. v.s. Benim bu konudaki görüşüm şudur ki; Bunlar Devletin politikalarından ziyade dış etkenlerin politikalarıyla alakalı.. Bugün bu konuda yayınlanan haberin orjinali aşağıda..


'Komşi' Ateş Topu
16 Yaşındaki Gencin Bir Polisin Açtığı Ateşte Yaşamını Yitirmesinin Ardından Başlayan Ülke Genelindeki Protesto Gösterileri Bugün de Şiddet ve Yoğunluğunu Yitirdiği Gözlenen Bir Biçimde Devam Etti.

Yunanistan'ın başkenti Atina'da 6 Aralık gecesi 16 yaşındaki Aleksis Grigoropulos'un bir polisin açtığı ateşte yaşamını yitirmesinin ardından başlayan ülke genelindeki protesto gösterileri bugün de şiddet ve yoğunluğunu yitirdiği gözlenen bir biçimde devam etti. Başkent Atina'da 2'si kent merkezinde olmak üzere 4 gösteri düzenlenirken, göstericileri kordon altında tutmak isteyen güvenlik ekipleri ile protestocular arasında yer yer kısa süreli çatışmalar yaşandı. Gösterilerini Noel'e kadar sürdürme kararı aldıklarını açıklayan orta öğretim ve üniversitelilerin oluşturduğu öğrenci grupları, önümüzdeki günlerde derslere girmeme, sonrasında Noel nedeniyle tatile girecek olan okullarını işgal etme, kent merkezlerinde yolları kapatma ve gösteriler düzenlemeyi programladıklarını bildirdiler. Söz konusu program çerçevesinde bu akşam Atina merkezinde 2 gösteri daha yapılacağı kaydedilirken, metro istasyonlarında toplanacak olan öğrenci gruplarının, gençleri, süregelen durum hakkında bilgilendirecekleri kaydedildi. Söz konusu ''ayak üstü bilgilendirme toplantılarının'' kent merkezindeki ''Omonia'' Meydanına uzanacak gösteri yürüyüşüyle noktalanacağı açıklandı. Aynı tür gösterilerin Selanik ve Hanya kentlerinin yanı sıra bir çok kentte daha yapılmasının planlandığı da belirtildi. Haberlerde, mermi üzerinde yapılan incelemelerden edinilen verilerin, doku mikro zerreleri haricinde beton örneğine de rastlandığını ortaya koyduğu, bunun kurşunun Grigoropulos'a saplanmadan önce çevredeki binalardan birine çarpmış olması olasılığını bir kez daha gündeme getirdiği iddia edildi. Basın yayın organları, Grigoropulos'un yaşamını yitirmesine yol açan ve Atina Koridalos cezaevine nakledilen polis memuru Epaminondas Korkoneas ile çalışma arkadaşı polis memurunun, henüz belirlenemeyen bir nedenle Atina'nın yaklaşık 200 kilometre kuzeyindeki Lamia kentindeki Domoko cezaevine nakledildiklerini duyurdular. Haberlerde, Korkoneas'ın avukatı Aleksis Kuyas'ın Atina kent merkezinde bulunan bürosuna dün akşam düzenlenen saldırının ise güvenlik güçlerinde endişe yarattığı belirtildi. Saldırılarda ciddi maddi hasar meydana geldiği belirtildi.

Embesil Kapkaç'cılar


Evet.. Embesil kapkaçcılar.. 2 Gerizekalı kapkaç yapıyor.. Otomobil kiralıyorlar.. Kiralarken haliyle kimlikleri, bilgilerini v.s. veriyorlar.. Sonra o araba ile çıkıp kapkaç yapıyorlar.. Hem de bunu ufak bi ilçede yapıyorlar.. 10 adamdan 9'unun birbirini tanıdığı bir ilçede :)


Pes diyorum.. İnsanlar ancak bu kadar embesil olabilir..


Haberin orjinali aşağıda..



Kiraladıkları Otomobille Kapkaç Yaparken Yakalandılar
Sakarya'nın Hendek İlçesinde Kapkaç Yapan İki Kişi Yakalandı.


Sakarya'nın Hendek ilçesinde kapkaç yapan iki kişi yakalandı. Edinilen bilgilere göre, Özcan A. (20) ve Ertuğrul Han Ç. (18), Dereboğazı Mahallesi Doğan Caddesi'nde, Naciye Demirbaş'ın (57) kolundaki çantayı alıp kaçtı. Demirbaş, polisi arayarak olayı anlattı ve şahısların kaçtığı otomobilin plakasını verdi. Harekete geçen polisler, kapkaççıları Cumayeri'nde yakaladı. İfadeleri alınan zanlılar, savcılığa sevk edildi. Özcan A. ve Ertuğrul Han Ç.'nin, 10 ND 393 plakalı otomobili Balıkesir'in Bandırma ilçesinden kiraladıkları öğrenildi.


Ve işte o kiralık araç :)


10 Aralık 2008 Çarşamba

Manisa'da 10.000 Varil Petrol

Evet başlıktan da anlaşılacağı üzere Manisa'da 10.000 Varil petrol rezervi olan bi yatak bulunmuş.. Aslında haberi duyunca çok mutlu oldum.. Hemen petrolü bulan şirketi araştırdım.. Merty Energy isimli bir şirket.. Evet Şirket Türk.. Bu beni ayrıca mutlu etti.. Ama bi süre sonra bi kaç haber okudum.. Ve Olağan birşey ile karşılaştım.. Ortaklardan sadece birisi Mert energy :) Diğer iki ortak Yabancı.. Yani yine benim yurdumun milli serveti dışarıya akacak.. Sonra o akanları biz % 150 faiz ile geri almak için müzakere yapacağız.. Ne ise.. Radikal gazetesinin sitesinde yapılan bir yorum hoşuma gitti.. Onu paylaşmak istiyorum.. Sedat Can isimli bir arkadaş çok güzel bi şekilde yorumlamış konuyu.. Yorumu için Teşekkür ediyorum.. Tebrik ediyorum.. Gerçi yorum benim değindiğim konudan uzak ama yinede alakalı..


TARİH 10/12/200822:5
Yazar : Sedat Can
BAŞLIK :
BURUK BİR SEVİNÇ

Ülkemde petrol yatağı bulunmasıyla coşmam gerekirken bu sevinciyaşamayı bile buruk yaşıyorum. Nedenmi: Çünkü bulunan petrolün çalışana, emekçiye, dar geliliye yararı olacağına inanmıyorum. Daha çok silaha yatırılacak daha fazla can almanın yolunda sarfedilecek. Bizlerin varlık nedeni neredeyse devleti dolyısıyla askeriyenin kutsanıp şatafatınının devamı içindir. Köleci toplum zihniyeti hakimdir. Çalışan emekçi tıpkı bir pense, kerpeten yada çekiçten farksızdır. sömüren kesime sağlıyacağı yarardadan öte bir değeri yok gibidir. O nedenle petrolün bulunmasıyla ezilen kesimin payı olmaz bundan fayda edinmez. işte bu nedenle sevinçlerimizde buruk olur. Ölü sevicilerinin ve öldüren mekanizmanın gözü aydın yeni kaynak bulundu

Petrol Haberinin orjinalini aşağıdan okuyabilirsiniz..

Manisa Alaşehir’de bulunan petrol rezervinin tahminen 10 milyon varil olduğu belirtildi

Merkezi Ankara’da bulunan Merty Energy Petrol Arama Eğitim ve Servis Hizmetleri AŞ tarafından, Manisa’nın Alaşehir ilçesine 3 kilometre mesafedeki, "Sarıkız-2" kuyusunda petrol bulunduğu bildirildi. Geçtiğimiz yıllarda Edirne bölgesinde açtığı 5 kuyuda doğal gaz bulan Merty Energy’nin operasyonlar müdürü Tayfun Atalay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Sarıkız-2 kuyusunda mühendis ve işçilerden oluşan 50 kişilik bir ekiple, 40 gün süreyle yaptıkları çalışma sonunda petrole ulaştıklarını söyledi. Sondaj çalışmalarında 1800 metreye kadar inildiğini ve değişik metrelerde petrol rezervine rastlanıldığını ifade eden Atalay, 5 milyon dolara mal olan çalışmada mutlu sona ulaşmanın sevincini yaşadıklarını kaydetti. -

PETROL TAHMİNEN 10 MİLYON VARİL

- Atalay, "Kuyuda 1-2 ay içerisinde bazı tetkikler ve üretim için kule kurulacak. Yapılacak test sonuçlarına göre üretim için start verilecek. Kuyuda yaklaşık 10 milyon varil petrol ve bu petrolün gravitesinin 31-37 API arasında olduğu tahmin ediyoruz " dedi. Atalay, "Sarıkız-2" kuyusunun Merty Energy operatörlüğünde, Petraco ve XTRM firmalarının ortaklığında açıldığını kaydetti. Kuzey Irak bölgesinde de sismik çalışma yapan Merty Energy firması, 2009 yılında Adana, Manisa Alaşehir, Edirne ve Kırklareli arasında yeni doğal gaz kuyuları açacak. (aa)

Günaydın.. Bayramın 4. Gününden..

Başlığı yazarken çok düşündüm.. Bu bayram 4'mü yoksa 3 Günmüydü.. Aklımda dört olarak kalmış ama emin olamadım.

Sabah saat 7'de uyandım.. Sabah haberlerini izlemeye başladım.. 120 YTL'ye aldığım çin işi Çakma nokia n99i telefonumdan.. Kanalları gezindim durdum saat 9'a kadar.. Amerikalı bi piskopat Ötenazi denen bi zımbırtı ile intihar ediyor.. Hemde bunu kameralar karşısında yapıp bütün dünyaya şov yapıyor.. Karısının söyledikleri ise Yenilir yutulur cinsten değil.. Neymiş efendim ; kocası dünyaya ölümün korkutucu bişey olmadığını göstermek istemiş.. Onlara saygı duyuyorum.. Tabi ki nasıl yaşamak her canlının sorgusuz hakkıysa ölmek isteyen insana da saygı duymak gerek.. Gel görelim ki Ötenazi denen zımbırtıyı yapan 70 yaşında bi adam Dünya'dan alacağı vereceği kalmamış.. Ölsün ya da yaşasın kimseye bi artısı yok.. Hatta ben şahsen böyle bi piskopatın ölmesine mutlu bile oldum.. Niye derseniz ; Bu piskopat profesörmüş, E bu adam üniversitelerde gençlere ders veriyor ne bilim seminerlerde konferanslarda felan konuşuyor.. Bunun eğittiği insanlardan ne hayır gelir ki.. Bakarsın günün birinde toplu intihar felan ederler.. Tek güzel yanı ise bu adamın Türk olmaması.. Sora başka bi kanala geçtim.. Orda da Memleketimden kurban bayramı ertesi klasikleşmiş manzaralar.. Pek yabancı değiliz bu haberlere Her bayramdan sonra görürüz.. Yanlış hijyensiz kesilen kurbanları.. Hatta ben şey düşünüyorum.. Bence televizyon kanalları yeni haber yapmıyorlar bu konuda her bayram aynı görüntüleri yayınlıyorlar.. Ne de olsa manzara aynı.. Çöpe dönmüş izinsiz kesim alanları.. Hırs yapıp temizlemeyen belediyeler, Elini kolunu kesen kurban mağdurları.. V.s. v.s. Bunların dışında ilgimi çeken bir kaç başlık daha var ama onlara farklı yazılarda yer vereceğim.. Bi makaleyi bu kadar şişirmek sanırım iyi değil.. Ben bu blog işinde acemiyim biraz ama yaptığım ön araştırmaya göre her konu için ayrı başlık açılıp sora makalede geçen her kelime için etiket ekliyorlar profesyonel arkadaşlar.. :) Her neyse Günaydın diyorduk.. Sanırım insanın ayması için iki güzel konu.. Şahsen ben aydım..

Ötenazi Haberinin orjinalini aşağıdan okuyabilirsiniz..

Motor nöron hastalığı yada diğer bir ismiyle ALS teşhisi konulan Amerikalı emekli üniversite öğretim görevlisi Craig Ewert gerçekleşen ötanazi anları saniye saniye kameralara kaydedildi.

FENERBAHÇELİ SEDAT BALKANLI'NIN HASTALIĞI

Motor Nöron hastalığı, merkezi sinir sisteminde, omurilik ve beyin sapı adı verilen bölgede motor sinir hücrelerinin (nöronlar) kaybından ileri gelen bir hastalık. Bu hücrelerin kaybı, kaslarda düşüklük ve erimeye yol açıyor. Zihinsel fonksiyonlar ve bellek ise bozulmuyor. Fenerbahçeli Sedat Balkanlı’nın hastalanmasıyla Türkiye'de daha fazla bilinir hale gelen ALS, Steven Hawking’in de uzun yıllardır mücadele ettiği bir hastalık. Belgeseli çeken Oscarlı, Kanadalı yönetmen John Zaritsky ve TV kanalı, “Ölüm Hakkı?” adlı yapımın ötanazi tartışmalarına önemli bir katkıda bulunacağını savunuyor. Belgeselde, emekli bir profesör olan 59 yaşındaki motor nöron hastası Craig Ewert'in ölüme gidişi konu ediliyor.


ZEHİRİ ELLERİYLE İÇİYOR
Belgeselde, vücudunun neredeyse tamamı tedavi edilemez bir biçimde felç olan Ewert, yaşamının geri kalan kısmını “yaşayan bir türbe” olarak geçirmek istemediği için İsviçre Zürih’te ötanaziyi gerçekleştiren "Dignitas" adlı kuruma gidiyor. Burada Ewert’e içinde sıvı madde olan bir bardak veriliyor ve içtiği takdirde öleceği kendisine söyleniyor. Bu sıvıyı içen Ewert, daha sonra elma suyu ve müzik istiyor.

EŞİ DE YANINDA

Ölüm yaklaştığında eşi Mary, Ewert'a "Seni öpebilir miyim?" diye soruyor. Craig Ewert, eşine “Seni seviyorum canım, çok seviyorum” diyor. Eşi Mary ise, “İyi yolculuklar. Zamanı gelince görüşeceğiz” diyor. Ölüm gelmeden birkaç dakika önce Ewert, "Teşekkür ederim" diyor. Belgesel yayınlanmadan önce gerek basın gerekse televizyon kanalları bu olaya genişçe yer ayırıp konuyu etik, kişisel özgürlük ve dini açıdan tartıştı. Belgesel bu akşam Sky Real Lives Televizyonunda yayınlandı.

Kebap Nasıl yapılır

Her erkeğin... Yada Antepli Her erkeğin desem sanırım daha doğru olacak.. Bilmesi gereken bir konudur

Nerden esti bu konu diyebilirsiniz.. Siz demeden ben açıklayayım.. Bugün benim evde mangal partisi vardı.. Kendim diye söylemiyorum çok güzel kebap yaparım..

Kebapları pişirdik rakıları açtık.. Bide güzel salata ki bu başlı başına ayrı bi konudur.. Ayrıca tarifini vereceğim..

Öncelikle Etimizi kuşbaşı olacak şekilde çok küçük olmamak şartı ile doğruyoruz.. Bir kabın içerisine doğradığımız etleri koyuyoruz.. Üzerine biraz zeytin yağı döküyoruz.. Sonrasında tuz, Pul biber, Kekik, Karabiber ve ekstra tercih edeceğiniz baharat var ise ekliyoruz ve güzelce harmanlıyoruz..

Şişlerimize etlerimizi diziyoruz.. her şişin ortasına bir kuyruk yani koyunun yağından ekliyoruz.. Bunu yapmanız kebabın selameti açısından gereklidir..

Mangalımızı yakıyoruz.. Bu konuda dikkat etmemiz gereken şey mangaldaki kömürlerin tamamen köz olmasıdır.. Yani alev olmamalıdır.. Zira yanmış et yemeyi kimse sevmez sanırım.. Etlerimizi mangala atıyoruz.. ortalama olarak 2 dakikada bir çevirmek suretiyle etlerimiz pişene kadar bu işleme devam ediyoruz.. Ortalama 10 dk. sonra etlerimiz servise hazır..

Afiyet olsun :)

9 Aralık 2008 Salı

UYAP Nedir..

Uyap nedir..

Uyap; Ulusal Yargı Ağı Projesi'nin içindeki kelimelerin baş harflerinden oluşan kısa ismidir..

Aslına bakarsanız Çok teknolojik bir oluşum.. Java üzerine yazılmış Harikularde bir proğram.. Gel gelelim ki Adliyelerimizde Yontma Taş devrinde yontularak yapılmış bilgisayarlar kullanıldığından pratikte kullanan Zabıt Katibi insanlarına büyük zorluklar yaratmakla kalmıyor.. Adliyelerde işlerin birikmesine elde şişmesine neden oluyor..

Uyap'ın güzel tarafları hazırlanmış şablonlara sizin o an kullanacağınız bilgileri otomatik olarak entegre edip size vermesi.. Ufak rütuşlar ile istediğiniz müzekkere'yi (Yazıyı) kolayca yazmanızı sağlıyor.. Ancak Standart bir yazıyı 20 30 saniyelik bir sürede yazmanızı sağlamasına rağmen.. Yazdığınız yazıyı kaydetmeniz, onaya sunmanız, Onay akışını tamamlayıp göndermeniz Baya bir zaman aldığından Pek makbul bir olay değildir. Bunun yanı sıra (En azından günde bir kaç kez) arada bir UYAP'ın gitmesi, Yani internet bağlantısının kesilmesi ya da ama server'deki sorunlardan dolayı sizin erişememeniz de başlıca sorunlardan biridir.

Gönül isterdi ki bu nimet hakkında hep güzel şeyler yazılsın.. Ama ne yazık ki Pek fazla güzel tarafı yok.. :) Güzel tarafı yok derken.. Yanlış anlaşılmasın.. Düşüncede çok güzel bir yazılım.. Ancak Böyle bi yazılımı kullanacaksan O yazılımı dört dörtlük kaldıracak donanımı da sağlayacaksın arkadaş! demeden geçemiyorum..

Bir de UYAP Uzman Kullanıcıları adı altında yeni bir kadro söz konusudur.

Uzman kullanıcı İnsanını "Lazım olduğunda bulunamayan insan" olarak ta tanımlamak mümkündür.. Özellikle büyük adliyelerde genelde ulaşamazsınız.. Zira ; Bir zabıt katibinin ne ihtiyacı olabilir ki UYAP'a sadece onay yapmak için kullanan sevgili amirlerin tabi ki bizlerden daha çok ihtiyacı var Uzman Kullanıcılara.. Hem onlar varken neden bizim sorunlarımız ile ilgilensinler ki.. Dimi ama! :)

Ya bu blog işi beni acaip sardı.. Henüz 3. Yazım olmasına rağmen baya kaptırdım kendimi..
Bu arada bilgisayara ve programlama dillerine çok yabancı bi insan olmadığımdan benim pek ihtiyacım olmuyor yardıma ama Hiç bilmeyen arkadaşlara gerçekten çok üzülüyorum.. Allah yardımcıları olsun.. Allah Devletimize Zeval Vermesin.. Başımızdan eksik etmesin diyerek bu yazıma da son veriyorum.. :) Saygılar.. Sevgiler..

Zabıt Katibi

Zabıt Katibi nedir ?

Adalet Kölelerinin Sosyal toplumdaki ismidir..

Adalet bakanlığı mudileri diye de adlandırabileceğimiz meslek grubu içerisindeki şahıslara zabıt katibi denir..

Zabıt Katipleri "Devlet Memuru" adı altında 800 YTL maaşla çalışan kişidir.

Zabıt Katibi insanı 800 Kendisiyle aynı kıdemdeki başka bir kurumda çalışan devlet memurunun ortalama olarak yarı oranında maddi gelire sahiptir.. Bu durumun sebebi hakkında çeşitli söylentiler var ise de kesin bir görüş mevcut değildir. Zabıt Katibi insanı 3'ü bulduğunda sorunları tartışmaya başlar.. Maaştan tutun da İş yoğunluğu.. Uyap'ın yarattığı sorunlar.. (Farklı bir başlıkta uyap'a da değineceğim.. Ayrıntılı olarak.. ) Gel gelelim ki, Başka birilerine seslerini duyurmaya gelince 3. Kişiyi asla bulamazlar :)

Düşünün ki polis memuru kalkıp yürür.. Zammı alır.. Telekom memuru Grev yapar.. Zammı alır.. Ancak Zabıt katiplerinin başlarındaki amirler.. Genelde 5 Milyar (eski parayla) maaş aldığından tuzu kurudur.. Ve Zabıt Katibinin 800 YTL maaşı onu enterese etmez.. O İşine bakar.. İşi aksamıyorsa problem yoktur. Ancak İş aksarsa basar soruşturmayı.. Zira kurum içerisinde de Zabıt Katibinden başka soruşturulacak insan yoktur.. Müdür Sıyrılır.. Mübaşirin sorumluluğu yoktur... Hakim Savcı zaten soruşturulamaz.. E Geriye zabıt katibi kaldı.. :)

Neyse Dağıldı yine konu..

Zabıt katibini anlatmaya çalışıyordum ama sanırım beceremedim... Edebiyat yoksunumuyum.. Çokmu dertliyimm.. Siz verin notunu.. :)

Biyografi

10 Yıldan fazla oldu.. Web siteleri yapmak, Tasarımlar yapmak, v.s. v.s. Aslında insanlar önce bloglar ile başlarlar bu işe sonraları ücretli domain alıp ücretsiz hosting kullanırlar.. Bir süre sonra kesmez ücretli host alıp farklı şeyler denerler.. Ve Bu mükemmel olaya dalarlar.. İnternet çoğumuz için yaşam tarzı.. Bu kadar hızlı yayılan herhangi bir düşünce yada oluşum olduğunu hiç sanmıyorum. Çünkü bu şey sağ, sol, Milliyetçi, Komünist v.s. görüşlerin çok önünde insanı kendisine kördüğüm ile bağlayan birşey.. Neyse.. Bu kadar demogoloji yeter.. Psikolojimin bozuk olduğu bir anda bütün sitelerimi kapattım.. Kiraladığım sunucunun parasını ödemedim. O da kapandı. İşlerimin yoğunluğundan dolayı aslında beni mutlu bile etti neti bırakmam.. Üzerine birde 2 Ay üst üste kablonet faturamı ödemedim. O da kapandı. Evimde internetim bile yok artık. Yahu bende ne dırdır bi adamım bi yerden giriyorum darmadağın oluyor herşey.. Nereye gittiğimi ben bile anlamıyorum. Neyse konuya döneyim.. Vel asıl kelam.. Neti bıraktım ama Yinede kopulmuyor bu meretten.. Bu nedenle kendime bi blog oluşturmaya karar verdim. Biliyorum ki bunları benden başka kimse okumayacak. O yüzden çok rahatım yazarken.. Kim bilir belki ben öldükten sonra biri fark eder.. Dünyanın her yönü her yanı hakkındaki düşüncelerimi.. Dünyanın diyorum.. Çünkü sadece başlangıç yazım olmayacak burada.. Boş zamanlarımda (ki çok boş yaşıyorum..) Buraya saçma düşüncelerimi yazicam :)