Önceki yazımda biraz laubali bir konu ele almıştım.. Kurtlar vadisi bitiyor mu.. Bu konuyu araştırırken birken kendimi yenişafak'ın sitesinde buldum.. İlgili yazımı yazdıktan sonra da Aynı gazetenin sitesini dolaşmaya karar verdim.. Kürşat Bumin isimli yazarın yazılarına göz atmaya başladım.. Fakat ilk okuduğum yazı sarstı beni.. Adam diyor ki "Türkiye Cumhuriyeti Devleti; terörist, bebek katili bir adamla pazarlık yapsın.. O İsterse belki bu savaş hali sona erer."
Yazının orjinalini yazımın sonunda yayınlayacağım bu sayede sizlerin de yazı üzerinde yorumlarınızı yapmanızı sağlayacağım.. Ama önce ben düşünce ve yorumlarımı paylaşmak istiyorum ve Kürşat Bumin isimli adama sesleniyorum! Senin çocuğunu, Senin bebeğini, Senin kardeşini, Senin karını, Senin ananı, babanı bu terörist öldürseydi yine aynı şeyleri yazarmıydın ? Hiç sanmıyorum..
Hadi bunu geçtim.. Adam diyor ki Öcalan'dan nefret eden faşist'tir.. Eğer Faşistlik bu ise ben faşistim, benim halkım, benim şehidimin anası, benim şehidimi karısı, benim şehidimin çocuğu faşist.. Ve Faşizm Dünya'nın en doğru ideolojisi..
Buyrunuz bu adamın yazısının orjinali aşağıda.. Kendiniz yorumlayınız..
Adalet Bakanı Şahin, bu çizgide –yani iyi yönde- şaşırttı beni yine. Bakanın Perihan Mağden'in (Radikal) "Anahaberlerde İmralı kışkırtıcılığı" başlıklı yazısında çok güzel değerlendirdiği "gelişmeler" Adalet Bakanı tarafından o derece soğukkanlı, sakin ve makul biçimde ele alındı ki, bu sefer de "aferin" doğrusu.
"İmralı kışkırtıcılığı"nın ne boyutlara vardığını hatırlatmam gereksiz herhalde. Özellikle CHP ve MHP kurmaylarının "İmralı'ya mahkûm sevki" konusunu nasıl işledikleri malum. Sizi bilemem ama bu çıkışlar içinden benim aklımda özellikle MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural'ın televizyon ekranında karşımıza gelen dehşet verici açıklaması kaldı. Vural, karşısındaki genç televizyon muhabirine (NTV'de idi galiba) Öcalan'ın yalnızlığının ve can sıkıntısının yanına bir hafta sonu gönderilecek birkaç şehit yakını tarafından süratle ortadan kaldırılabileceğini -tasviri güç bir yüz ifadesiyle- anlatmakla meşguldü...
(Tanrı herkesi -ve tabii bu arada Türk'ü de -faşizmden korusun.)
Benzer bir sahneyi CHP cenahında da bulabiliriz. Türkiye'nin her şeyden önce imza koyduğu uluslar arası sözleşmeler icabı gerçekleştirmek durumunda olduğu "İmralı düzenlemesi"nden hareketle yapılan muhalefetin CHP'nin çok hoşuna gittiği de gözleniyor. Nitekim Deniz Baykal, önceki gün Bodrum'da konuya tekrar şöyle açıklık getiriyordu:
"(Hükümete yönelik olarak) Yani kime ne için hizmet ediyorsun. Bir yandan da pazarlık yaparak, diyorlar ki; 'Eğer bizim istediklerimizi yaptırırsan', kime PKK'ya, 'Biz o zaman seni daha da rahatlatırız.' Böyle bir pazarlık düşünülemez, söz konusu bile edilemez. Terör ve PKK ile devletin böyle bir pazarlığa girmesi kabul edilebilir mi?"
Madem Genel Başkan sormuş, soruyu kendi adıma cevaplayayım isterseniz: Evet kabul edilebilir.
Adalet Bakanı Şahin'in de soruya benim gibi cevap verdiğine şahit oldum. Şahin, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış bir hükümlünün cezasını hangi koşullarda geçireceğini hatırlattıktan sonra sözü Öcalan'a getirip şöyle devam etmiş:
"Öcalan'a, yaptıkları nedeniyle bugüne kadar iki kez disiplin cezası verilmiş. Ama durumu düzeltir, 'bu işleri bırakın, bomba ile kavga ile olmaz' derse, görüş değiştirirse belki savcılar bu yeni durum karşısında yeni bir değerlendirme yapar. Yoksa şu an başka hükümlülerle sohbet hakkı görünmüyor."
Görüyorsunuz; Adalet Bakanı yasalar çerçevesinde ne tür yeni düzenlemeler olabileceğini hatırlatıyor. Öcalan'ın "bombaları bırakın" demesi, infaz yasası çerçevesinde kendisine ne tür haklar sağlar bilmiyorum; keşke böyle dese ve bu sözleri dinlense de, savcılar da iyi halli müebbet hapis cezalı hükümlülere tanınan 10 kişi ile haftada 10 saate çıkabilen "irtibat-sohbet hali" ona da tanınsa...
Eğer birinci dereceden önemli olan PKK'nın silah bırakması ve ülkenin bütün enerjisini yıllardır tüketen bu savaş halinin son bulması ise, Öcalan'ın haftada şu kadar saat şu kadar sayıda hükümlü ile görüşebilmesinin bu konu yanında ne gibi bir önemi olabilir ki...
Tabii ki, savaş halinin son bulmasına etki edebilecek hiçbir düzenlemeden kaçınılmamalıdır.
Ayrıca biliyoruz ki, bu türden yararcı hesaplar sırası geldiğinde her devlet tarafından yapılmaktadır. "Barış"a götüren her yol tabii ki denenmelidir.
14 Aralık 2008 Pazar
Talihsiz bir yazı : "Öcalan ile pazarlık yapılsın"
Etiketler:
Bebek katili,
Faşizm,
Kürşat Bumin,
Türkiye,
Yazar,
Yenişafak
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Bu yazıya bir ekleme mahiyetinde bi yorum yazmak istiyorum. Bu kanıya aynı Yazarın bir kaç yazısını daha okuduktan sonra vardım.. Gördüm ki bu adam Paso muhalefet'e yükleniyor.. Bu durumu yorumlamayacağım.. Taktir siz okurların..
Yorum Gönder